Özel Arama
İMPRESSARİO MARCO/internatıonal agency,

14 Haziran 2009 Pazar



BU SİSTEMDE DÜRÜST VE YÜREKLİYİ YAŞATMAZLAR...............


wwwwwwwwwwww"
heracidan@startv.net
sn.mengiiktidar olsun muhalefet olsun aynı hamam aynı Tas,. İşlerine gelene savcı oluyorlar, işlerine gelmeyene avukat oluyorlar.Ana muhalefet,1950 den beri hep darbelerden medet umuyor.[geçmişte onlarıda gördük] (koalisyonlarıda gördük)iktidar partisi %47 oy aldım diye astığı astık kestiği kestik. [şimdi 39'a düştü]Yargı, kendi içinde bölünmüş.Yandaşına göre karar veriyor.[rüşvet çarkı hızla dönüyor.] (Jüri sistemi'mi Kurulmalı. ?)acaba..........
"Türkiyenin %50 si zengin oldu.(şu veya bu sebepten) (orta direk iki elin parmaklarını geçmez.) %49'u fakir,"onlara'da sadaka politikası uygulanıyor.(Türkiye satılsa onların umurlarında değil."yeter'ki Aşı,Katığı gelsin,Kömürü gelsin.)
NETİCE.............En önemlisi, ÇÜRÜMÜŞLÜK, AHLAKSIZLIK, KÖRÜ KÖRÜNE KAYIRMACILIK,VE HALKIN BÖLÜNMÜŞLÜĞÜ ÇOK TEHLİKELİ VE ÇOK ZARARLI....çoooooooook[İMPRESSARİO MARCO]....."UMUDUM SN.ABDÜLLATİF ŞENER'de......................
[Yürekli savcı çıkmıştı! [vatan gazetesinden bir alıntı.]
Altı yıl önceydi. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Süha Aldan adlı bir yiğit hukkukçu, ihbar üzerine harekete geçtiAltı yıl önceydi. Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ömer Süha Aldan adlı bir yiğit hukkukçu, ihbar üzerine harekete geçti.Cerahate neşter attı.O dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan da bütün bilgi, belgeleri savcıya vererek destek oldu. Başsavcı’nın başlattığı hukuk sürecine “Neşter Operasyonu” adı konulmuştu. Halk da; tanesi 25 dolara ithal edilen stentlerin ve diğer tıbbi malzeminin SSK, Emekli Sandığı, Bağ-Kur hastanelerine 2 bin 450 dolara fatura edildiğinden bu Ömer Süha Aldan adlı başsavcının toplayıp, iddianamesine koyduğu bilgi, belge, kanıtlar ve gizli dinlenen telefon konuşması kayıtları sayesinde haberdar oldu.Hastaneler soyuluyordu.Az değildi soygun.Yılda 1 milyar dolar. Yiğit savcı, araştırmalarını genişletince yeni bilgilere ulaştı. “11. Neşter Operasyonu”nu da başlattı. Soygunun toplam faturasının 8 milyar dolara çıktığı belgelendi. Aralarında gece hayatına düşkün oldukları için magazin sayfalarından tanınan çok meşhur iş adamlarının da bulunduğu 51 kişi “nitelikli soyguncu çetesi kurup devleti soyma zanlısı” olarak tutuklandı.Ankara’da hapse konuldular.***Davalar başladı.İbretlikti durum.8 milyar dolar soyguna uğramış devlet hastanelerinin hakkını-hukukunu mahkemede 1 tek maaşlı avukat savunurken, 51 tutuklu iş adamını 135 pahalı avukattan oluşan bir hukukçular ordusu; “müvekillerimiz suçsuzdur” diye savunuyordu. Fakat kanıtlar tersini söylüyordu.Bir gariplik daha oldu.Adliye emaneti soyuldu.Para pul çalınmadı.Sadece bu davada kanıt olarak kullanılsın diye savcının gizli dinleme ile kayda aldığı sanık konuşmalarının kasetleri çalındı.51 tutuklu vardı.43’ü salıverildi.8 tutuklu kaldı.Bir gariplik daha oldu.Sabah saat 10’da başlayan dava, hiç ara verilmeden cuma bütün gün devam etti, cuma gecesi devam etti, cumartesi gününe yine ara verilmeden girildi, cumartesi günü kesintisiz devam etti, cumartesi gecesi de devam etti ve cumartesi saat sabahın 3’üne kadar sürdü. Türk yargı tarihinde ilk defa sanıklar için “dolarla kefalet” yolu benimsendi ve her sanık için 100 bin dolar olmak üzere “800 bin dolar kefalet” ödenmesi kararı çıktı. Her ne hikmetse, sanık yakınları ve avukatları 800 bin doları ceplerinde hazır taşıyorlarmış ve Allah’ın işine bak: Türkiye yargı tarihinde ilk kez adliye veznedarının cumartesi gecesi saat 3’te uykusu kaçmış, evinden çıkıp adliyeye geleceği tutmuş ve tam o saatte sanık avukatları veznedarı görmüş, “800 bin dolar kefaleti nakit” yatırmışlar, sabah saat 5’te sanıklar hapishaneden alınıp Ankara’da lüks otelde “havyarlı-şampanyalı zafer kutlaması” yapmışlardı.***Tahmin edin.Sonra ne oldu?DGM’ler kaldırıldığı gerekçesiyle bu yiğit savcı, “Neşter Operasyonları davasının” devredildiği mahkemede görevlendirilmedi. Pasif bir göreve atandı. Fakat ilk seçimlerde halk, hastaneleri soyduran iktidarın üç ortağı partiyi de sandığa gömdü. Barajı geçemediler. Bu olaydan siz ne sonuç çıkartırsınız bilmiyorum. Ben şu sonucu çıkardım.Düzen değişmiyor.Çalanlar değişiyor.Laikdaşlar gidiyor.Vakıfdaşlar geliyor.Bu yüzden ısrarla yazıyorum: Bu pislik düzeni, yiğit savcılar ve onları destekleyecek temiz topluma inanmış halk bitirebilir. İstanbul’da “Vakıfdaş, avukatdaş, partidaş, taşerondaş, davetiyedaş” haline gelip Belediye Şirketi İSKİ’den iş alanların ve davetiye ile ihaleleri dağıtanların üzerine gidecek bir yürekli savcı çıkmalı.wwwwwwwww


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder